kariyer-y-zle-meleri
7 min readAugust 24, 2025Diplomanın Sana Vaat Etmediği İkinci Gerçek: "Hayır" Demenin Gücü ve Sınır Koymanın Sanatı
Hadi hatırlayalım; Okulda, her ödev, her proje, her ekstra sorumluluk bize birer puan, birer "artı" getirirdi. "Ne kadar çok yaparsan, o kadar başarılı olursun"
Hatırlar mısın? Okulda, her ödev, her proje, her ekstra sorumluluk bize birer puan, birer "artı" getirirdi. "Ne kadar çok yaparsan, o kadar başarılı olursun" düsturu zihnimize kazınmıştı.Bu yaklaşım, mezun olup iş hayatına atıldığımızda da peşimizden geldi. "Evet" demek, sanki aidiyetin, istekliliğin ve hırsın bir göstergesiydi. Her teklife, her talebe, her projeye "Evet!" dedik; mesaiye kalmayı, hafta sonu çalışmayı, başkalarının işlerini üstlenmeyi bir tür "kahramanlık" saydık.
Sadece okulda değil, iş hayatında da durum buna çok müsait. Kendimden dün gibi hatırladığım bir örnek belki ne demek istediğimi anlatır: Global bir şirkette ilk satış yöneticiliğimi yapıyordum. Her yılbaşı yöneticimizle %70 rakamsal hedefler, %30 kişisel başarı projeleri üzerinden bir çalışma yapıp, sene sonu zammımdan kariyer adımlarımı etkileyecek kararlara kadar gidecek bir taahhüt hazırlıyorduk.
Yine böyle bir yılın ortasında şirketin bazı öncelikleri değişti ve ben, değişen duruma göre kendimce (!) bir rota belirleyerek iyi sonuçlar aldığım farklı konulara yöneldim. Sene sonunda yöneticimle performans değerlendirme yaparken, kendisinin %30'luk değeri olan proje hedeflerinde beni neredeyse 0 ile değerlediğini gördüm. Hayal kırıklığı tabii! "Nasıl görmez yaptıklarımı?" düşüncesiyle karşısına geçtim. Sözleri çok netti: "Sen bana bu hedefi verdin, yol değiştirdin evet, belki gerekliydi ama benimle paylaşıp yeni hedefinle ilgili benimle mutabık kalmadın. O sorumluluğu almanı ben istemedim, sen tercih ettin ama günün sonunda bana asıl taahhüt ettiğin işi yapamadın."
İşte o an, "Ben hayır demeyi değil, evet diyerek kişisel hedefimde geri kalmayı seçtim" gerçeğiyle yüzleştim. Evet, ben seçtim. Neden mi? Belki de iyi bir çalışan olacağımı, diğer eksiğimin bu özveriyle yok sayılacağını düşünmüşümdür.
Peki ya bu 'evet'lerin ardında gizlenen, diplomanın sana fısıldamayı unuttuğu ikinci büyük "sürpriz gerçek"? İşte tam da burada, o kahramanlık pelerinlerinin altında yavaş yavaş ezildiğini hissettiğin, "Hayır" diyememe hastalığıyla yüzleşme başlıyor.
Yüzleşme Anı: Neden "Hayır" Diyemiyoruz?
Bu durum, temelde üç farklı içsel korkuyla tetiklenir:
Sevilmeme ve Ekipte Kabul Görmeme Kaygısı: Yeni bir ortamda, kendi aralarında ekip olmuş insanların içinde "işten kaçıyor" görünmek, "aynı gemide olduğunu" ispat etmek isteriz. Bu aşamayı en iyi ve hızlı geçebilmenin "takımın parçası" olabilmeyi o an yakalamak olduğunu hisseder ve "Evet" demenin altın cazibesine kapılabiliriz.
Beğenilmeme ve Fırsatları Kaçırma Korkusu: Özellikle kariyerin başında, "Hayır dersem tembel görünür müyüm?", "Terfiyi mi kaçırırım?", "Ekibin dışında mı kalırım?" gibi endişelerle her şeye atlarız. Bu, içsel onay arayışımızın ve güvensizliklerimizin bir yansımasıdır.
Çatışmadan Kaçınma ve "İyi İnsan Olma" Baskısı: Türk toplumunda "kırmayayım", "ayıp olmasın" gibi düşüncelerle de pekişen bir durumdur bu. Birine "hayır" demek, sanki bir çatışma başlatmak ya da kötü bir insan olmak anlamına gelir.
Bu yüzleşme, sana şunu fısıldar: Her şeye "evet" dedikçe, aslında kendi enerjine, zamanına ve en önemlisi kendi önceliklerine "hayır" demiş olursun. Bir bakarsın ki takvimin başkalarının istekleriyle dolmuş, kendi hedeflerin ve dinlenmen için hiç yer kalmamış. İşte tam da bu noktada tükenmişlik kapıyı çalar.
Peki Şimdi Ne Yapmalı? Sınır Koymanın Gerçek Yüzleşmeleri ve Önerilerim
"Hayır" demek, kulağa ne kadar basit gelse de, gerçek dünyada bu iki heceli kelimeyi telaffuz etmek, bazen en zorlu yüzleşmelerimizden birine dönüşür. Çünkü bu sadece bir kelime değil; köklü kültürel kodlarımıza, toplumsal beklentilere ve kendi egomuzun fısıltılarına karşı bir duruştur.
İşte bu "hayır" diyememe hastalığından kurtulmak için ne yapmalıyız ve bu yolda bizi bekleyen gerçek yüzleşmeler nelerdir, gözlemlerimle paylaşmak isterim:
Önceliklerini Belirle ve Onlara Sadık Kal (O Kültürel Suçluluk Duygusuyla Yüzleş):
○ Ne istediğini ve neye "hayır" demen gerektiğini bilmek için önce kendi önceliklerini netleştirmelisin. Kariyer hedeflerin, kişisel gelişim alanların, aile ve dinlenme zamanın... Bunlar senin kalelerin.
○ Yüzleşme Bariyeri: En büyük bariyerlerden biri, özellikle bizim gibi toplumlarda, "ben merkezci" görünme korkusudur. Başkalarının taleplerini geri çevirince "ayıp ettim", "bencil oldum" hissiyle boğuşabilirsin. Ya da "işimi sevmiyor" yaftası yapıştırılmasından çekinebilirsin. Bu suçluluk duygusuyla yüzleşmek ve kendi değerini, kendi zamanının kıymetini bilmek, atacağın ilk ve en zor adımdır.
"Hayır" Demenin Farklı Yolları Var (Kibarlığın ve Kararlılığın Dansı):
○ Direkt ve kaba olmak zorunda değilsin. Aslında "hayır" demek için "hayır" kelimesini kullanmak bile zorunda değilsin! Buradaki incelik, karşı tarafı kırmadan, incitmeden ama bir o kadar da net bir duruş sergileyebilmektir.
○ Örnek Yaklaşımlar:
§ "Şu anda programım dolu, ancak [belirli bir zaman] sonra veya [belirli bir kişi] yardımcı olabilir." (Alternatif sunmak)
§ "Bu konuda şu anki önceliklerim farklı, ancak [falanca kişiye/kaynağa] yönlendirebilirim." (Yönlendirme yapmak)
§ "Şu anki kapasitem bu projeye yetmeyecek, ancak daha küçük bir kısmını üstlenebilirim." (Kısmi kabul)
§ "Anlıyorum ki bu çok önemli, ancak şu an [X projesi] üzerinde odaklanmış durumdayım. Önceliklerimizi tekrar gözden geçirebilir miyiz?" (Öncelikleri sorgulamak ve ortak sorumluluk hissi yaratmak)
○ Yüzleşme Bariyeri: Çoğu zaman "hayır" dediğimizde karşı tarafın tepkisinden, bozulmasından, hatta öfkelenmesinden korkarız. Bu, aslında kendi kişisel onaylanma ihtiyacımızla ve çatışmadan kaçınma egomuzla ilgili bir yüzleşmedir. Bu korkuyu yönetmek, "hayır" demenin ustalık seviyesidir.
Duygusal Tepkileri Yönet ve Egonla Pazarlık Et (Kendi İç Sesinle Yüzleş):
○ "Hayır" dediğinde karşı tarafta oluşabilecek hayal kırıklığını veya tepkiyi yönetmeye hazır ol. Bu senin sorumluluğun değil, onların beklenti yönetimi. Kendi sınırlarını çizmek, başkalarının duygularını yönetmek anlamına gelmez.
○ Yüzleşme Bariyeri: Bu noktada egon devreye girer: "Acaba yanlış mı anladılar?", "Beni kötü mü zannettiler?", "Bu fırsatı gerçekten kaybettim mi?". Bu iç ses, seni sürekli suçluluk ve pişmanlık sarmalına sürüklemeye çalışır. Bu içsel çatışmayla yüzleşmek ve kendi kararına sadık kalmak, seni güçlendirecektir.
Kendini Gözlemle ve Kalıplarını Kır (Bilinçaltı Davranışlarla Yüzleş):
○ Hangi durumlarda "hayır" demekte zorlandığını fark et. Bir yöneticinden mi, bir ekip arkadaşından mı, yoksa daha çok yakın çevrenden gelen taleplere mi? Bu, genellikle senin korkularının veya bilinçaltı inançlarının bir yansımasıdır. Kendinle yüzleşerek bu kalıpları kırabilirsin.
○ Yüzleşme Bariyeri: Yıllarca edindiğimiz "iyi çalışan", "fedakar arkadaş", "kırıcı olmayan kişi" gibi rollerden sıyrılmak zordur. Bu rollerle yüzleşmek ve onların seni aslında kısıtladığını görmek, bir tür kimlik değişimi sürecidir.
Küçük Adımlarla Başla (Pratik ve Sabırla Yüzleş):
○ İlk başta büyük projelere "hayır" demek zor gelebilir. Daha az önemli taleplere "hayır" diyerek başlayabilirsin. Bu, kaslarını geliştirir gibi, bu becerini de pratikle güçlendireceksin. Her başarılı "hayır", bir sonraki için sana cesaret verir.
○ Yüzleşme Bariyeri: Anında sonuç alamama ve "hemen değişemedim" hissi, kişiyi demotive edebilir. Sınır koyma, bir öğrenme ve adaptasyon sürecidir; sabır gerektirir. Bu süreçte karşılaşılan dirençlerle (hem içsel hem dışsal) sabırla yüzleşmek önemlidir.
Kapanış: Kendine "Evet" Diyenlerin Hikayesi
"Hayır" demek, kulağa ne kadar basit gelse de, biliyorum ki bu, basit bir kelimeden çok daha fazlası. Bu; kültürel alışkanlıklarla, sevilmeme korkusuyla ve kendi egomuzun fısıltılarıyla yüzleşme cesareti demek. İlk başta suçluluk duyabilir, "Acaba yanlış mı anlaşıldım?" diye endişelenebilirsin. Bu duygular çok doğal, çünkü yıllardır bize dayatılan "fedakar ol", "kırma", "her şeye yetiş" kalıplarını kırıyorsun.
Ancak unutma, bu zorlu yüzleşme seni daha sakin, daha odaklı ve en önemlisi daha özgür bir birey yapar. Her "hayır" deyişin, aslında kendine ve kendi değerlerine "evet" deyişindir. Bu bir ego savaşı değil, kendi sınırlarını bilme ve onları koruma sanatıdır. En verimli ağaç bile, her meyveyi taşıyamaz; bazen budamak, daha güçlü büyümesini sağlar.
Peki senin "hayır" deme hikayen ne? Hangi durumlarda "evet" demekte zorlandın ve bunun bedelini nasıl ödedin? Ya da tüm bu bariyerlere rağmen "hayır" demenin sana kazandırdığı en büyük şey ne oldu? Yorumlarda benimle paylaşmaktan çekinme.
Unutma, bu yüzleşmelerde yalnız değilsin. 100lesme olarak, bu yolculukta sana eşlik etmeye ve birlikte öğrenmeye devam edeceğiz. Serinin bir sonraki yazısında, diplomanın vaat etmediği üçüncü büyük gerçekle yüzleşeceğiz: "Ofisin Görünmez Kuralları ve İnsan Dinamikleriyle Yüzleşme." Takipte kalın!

